Turritopsis dohrnii’yi bilir misiniz? Bilirim diyen varsa saygı duyarım. Ben bilmiyordum, yeni öğrendim. Kendisi Akdeniz ve Japonya sularında yaşayan, bol tüylü, cimcime bir deniz canlısı, bilinen ismiyle ‘ölümsüz denizanası’. Ölümsüz lâkabı değil, yanlış anlaşılmasın, denizde yanına gelse elinin tersiyle iteceğin bu sümüklü, hakikaten biyolojik olarak ölümsüz. Yaşam evresinin son aşamasına geldiğinde tekrar başa dönüyor, daha ölmeden yeniden doğuyor, bu döngü sonsuza kadar sürüyor. İnanabiliyor musunuz?
Oysa biz her canlının bir gün ölümü tadacağına inanmıştık. İşte öldürmeyen Allah öldürmüyor.
“Ölüm metafizik bir rezalettir” diyor Camus. Kendi aklına, zekâsına, gücüne, kudretine tapan, her şeyin ölçüsünün kendi olduğunu düşünen insanın yegâne çaresizliğidir ölüm. Bin yıllardır tanrılar karşısında küçük düşmüştür, ölüm yüzünden. Bütün tragedyalar bu hikâyelerle dolu. Ölümsüzlük ardında koşan Gılgamış da insan kibrinin zirvesi olan Faust da ölüm kapıya dayanıp “aradığınız hayata asla ulaşamayacaksınız” buyruğuyla yüzleşince apışıp kalmışlar, kompleksin kralını yaşamışlardır.
Ama insan yok mu o insan? Öyle mağrur, öyle kurumludur ki, yenilgiyi asla kabul etmez. Öyle gururludur ki ölüme kata yenik düşmez. Ölür gözükür ama ölmez, gerekirse ölüp ölüp dirilir. Öldükten sonra bir hayat bulur gene yaşamaya devam eder. “Ölmüyoruz ki, ölmüyoruz ki” diye sevinir, sonsuza kadar var olacağına inanır. Bu dünyadan geçer, öte bir dünyada yaşamını sürdürür. Ama cennette ama cehennemde, kıyamete kadar yaşar.
Gerçekte bir denizanası kadar olamamıştır halbuki.
Bu hayvanı ilk burada duydum ve çok şaşırdım. Ölümsüz bir canlıdan neden bize hiçbir biyoloji dersinde bahsetmezler de tutup denizkestanesinin nasıl ürediğini saatlerce anlatırlar?
YanıtlaSilBen de şaşkınım :)
YanıtlaSil